4 Mayıs 2011 Çarşamba

ARAP MÜZİĞİ

Tarihsel Gelişim içerisinde Arap Müziği

Müslüman Araplar'ın tarihteki büyük imparatorluklardan birini kurmaları, "Arap (Arab)" kelimesinin Arabistan'da yaşayan herkesi için kulllanılmasına neden olmuştur. Araplar, kısaca, Sāmi dilini konuşan, göçebe bir kabileler topluluğundan gelen halk olarak tanımlanabilir. Arap Kabîleleri, M.Ö. yüzyıllarda Suriye ve Mezopotamya'ya akınlar yaparak buralara yerleşmiş; deve kervanları ile ticāret yaparak geçimlerini sağlamışlardır.

Bu çalışmada daha kapsamlı bir inceleme konusu olan Arap Müziğ , Araplar'ın tarihî, toplumsal ve kültürel gelişimi içerisinde, genel olarak ele alınmıştır. Arap Kültürü, Tarihi ve Müziği hakkında genel bilgilere yer verilmiştir. Bu genel bilgiler, İslâm'dan önce ve sonra olmak üzere iki temel dönem ve bunların içerdiği ara dönemler çerçevesinde verilmeye çalışılmıştır. Kısaca; Araplar'ın yaşamları, bulundukları coğrafî konum, İslâm'ın ortaya çıkışı ile değişen hayat görüşleri ve bunun müziklerine etkileri ele alınmıştır.

"Arap (Arab)" İsminin Kökeni "Arap (Arab)" isminin nereden geldiği ve kelime olarak kökeni hakkında fazla bir bilgi yoktur. Anlamı ve ortaya çıkışı üzerine öne sürülen çeşitli fikirlerden hangisinin tam olarak gerçeği yansıttığı bilinmemektedir.

Mezopotamya'daki arkeolojik kazılarda çıkan eski tabletlerden ve kitābelerden elde edilen bilgiler ışığında; "Arap" kelimesinin, bu yörede yaşayan "Sāmi" kültüründen geldiği düşünülmektedir. Bu kaynaklarda (eski kitābelerde) geçen ve "Arap" isminin kökeni, "çöl ve çıplak ova" anlamına gelen "Urbe" kelimesidir. Diğer bir düşünceye göre ise; yine Sāmi dilinde aslı "İrab" olan "Arab" sözcüğü; "ferahlık" veya "hākimiyet" anlamına gelmektedir.

Tarihçe
Ancak günümüzde, Arabistan'ın Sāmi kökenli ulusların doğum yeri ve anayurdu olduğu teorisi pek fazla yandaş bulmamaktadır. Bu durumda, Araplar kısaca; Sāmi dilini konuşan, geçimini ticāretle sağlayan halk olarak tanımlanabilir. Müslüman Araplar'ın tarihteki büyük imparatorlukllardan birini kurması; "Arap" kelimesinin, Arabistan'da (Arap Yarımadası) yaşayan herkesi tanımlamak için kullanılmasına yol açmıştır.

Sāmi Alfabesinin bulunması, develerin evcilleştirilerek kabîlelerin Arabistan'a göç etmeleri M.Ö. 2000'lere rastlamaktadır. [Araz: 196, 199) Arap Kabîleleri, Suriye ve Mezopotamya'ya akınlar yaparak buralara yerleşmiş; devecilikle geçimlerini sağlamışlardır. Asur kaynaklarında, M.Ö. 853 yılından itibāren zaman zaman saldırıya geçen Arap kral ve kraliçelerinden bahsedilmektedir.

Araplar'ın gelişimi ve krallıklar kurmaları, daha çok elde ettikleri ticārî kazançlarla açıklanabilir. Babil Kralı Nabunaid (M.Ö. 556-539), "Baharat Yolu"nun geçtiği Kuzey Arabistan'ı alabilmek için, sekiz yılını Tema'da (Teyma) geçirmiştir.

Kuzeybatıda Kedar (M.Ö.VII. ve IV.yüzyıllar), yerini daha sonra Nabatiler'e bırakır (M.Ö. IV.yüzyıl - M.S. II.yüzyıl). [Doğrul 1973: 196) Güneybatıda Sabā, Maan, Kataban ve Hadramut, kabîle aşamasını geride bırakarak siyasî bir birlik kurarlar. M.Ö. V.yüzyılda oluşturdukları yerel alfabe ile (Güney-Arap Alfabesi), yazılı anıtlar dikmeye, yerleştikleri alanı kitābelerle donatmaya başladılar.

Yahudilik ve Hıristiyanlığın ortaya çıkması nedeniyle buralarda bir çok savaşlar olmuş ve bunlar, Hıristiyan Habeşler'in VI.yüzyıl başında ülkeyi istilā etmesi ile son bulmuştur. 575'te Persler tarafından yıkılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder