3 Mayıs 2011 Salı

Hunlar Döneminde Türk Müzik Kültürü

Hun İmparatorluğu da bir göçebe imparatorluktur ve imparatorluklarda bir budunsal bütünlüğün olabilmesi elbette söz konusu değildir... 2. Dünya Savaşı yıllarında Ankara Üniversitesi'nde de görev almış, Uzakdoğu tarihi uzmanı değerli Prof. Eberhard'ın da belirttiği gibi "Hunlar Türktü" demek de hem olanaksız, hem yanlıştır. Nitekim, tarihçilerin de neredeyse bir biçimde belirtikleri gibi, Atilla Hun İmparatorluğu, "Fin, Fin-Ugor, Uygur, Moğol, Türk-Moğol ve Türk" budunlarının bir araya gelmesinden oluşmuş bir topluluktur.  
Altaylardan itibaren ziraat kültürüne giren Türk'ün müziği, işlevselliği açısından yeni bir oluşumu da doğurur. Dolayısıyla ziraat kültürünün yansıdığı müzik, insan-toprak (doğa) özdeşliğiyle yeniden biçimlenmekte, ritmik bir ezgi yoluyla çalışma sürecini düzenleştiren, toplu iş gücünü artıran, örgütleyici bir rol alma özelliği taşımakta ve toplumun yapısıyla birlikte, müzik yapma davranış ve alışkanlıklarını da değiştirmektedir. Toplum yapısı ile müzik yapısı arasında mutlak bir ilişki vardır.

 

Uzun zaman bağılın (sihir) etkisinde ve işlevinde olan müzik, örgütlenerek, kurumlaşarak Hun Kağanlığı'na bağlı ilk "askeri müzik topluluğu" olarak tuğ takımı görüntüsü aldı. "Türk hükümdarlarının egemenlik belirtisi olarak davul ve sancak kullanmaları töresi, Türkler aracılığı ile İslam devletlerine yayılmıştır.  
Özellikle savaşta "askeri müzik takımı" ile davullar ile hakani kös, ordunun hareketine bir düzen verme görevini üstlenmişlerdir.



Orhun-Türk yazıtları (730 -735) ve Şine-Usu yazıtında, "külpüğe" ve "tuğ" çalgılarının adlarından söz edilmektedir.



Yine Divan-ı Lügati't-Türk'te, küvrük, tuğ, borguy ve çeng adlı çalgıların adları geçmektedir.


Bu dönemde, Türk müziği ses sistemi beş tam ses aralıklı (pentatonik) yapıya ulaşmıştır. Bu dönemin bir diğer özelliği, Çin ve İran müzik kültürleriyle etkileşimdir ki, bunda ve diğer kültürlerle olan karşılıklı etkileşimde özellikle ipek yolu etkin ve önemli bir rol oynamıştır.  
İpek yolu uygarlıklarla, sanatla, müzikle, edebiyatla, etnografyayla, kültürlerle yüklü bir yoldur.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder