15 Mayıs 2011 Pazar

ROMAN MÜZİĞİ GELİŞİMİ



                 Türkiye’de kültürel ayrımcılık baştan beri bir devlet politikasıdır. Bu politika, aslında bu ülkede yaşayan tüm azınlıklar için geçerlidir. Romanlar içinse durumu komiktir. Romanlar, kültür ve yaşama biçimleriyle, bu ülkenin coğrafyasında hep dışlanmış, itelenmiş bir topluluk olarak kabul edilir. Herkes onlara ön yargılarla bakar, toplumun dinamik bir parçası oldukları gerçeğini yadsır. Gündelik hayatta, yaşama biçimleriyle en somut ayrımcılığı hep bu topluluklar yaşar. Bu günlerde yok edilmek istenen Sulu kule bunun en vahim örneği. 
Yazıya böyle bir girizgahla başlamamızın nedeni, tüm bu dışlanmaya rağmen, Romanların özgün kültürleri üzerine ilginç araştırmaların son yıllarda dikkat çekmeye başlaması. Mesela, Roman Müziği’ni, Türkiye ölçeğinde günışığına çıkaran bir çalışma geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Roman müziğini, çoğu Türkiyeli, ticari bir müzik, eğlence kültürünün sıradan bir parçası olarak düşünür. Ama, durumun hiç de söz edildiği gibi yalnızca ticari kaynaklı bir kültür/ müzik olmadığının, Türkiye’nin farklı coğrafyalarında farklı özellikler taşıyan özgün bir alan olduğunun yavaştan farkına varılmaktadır. Bunda, önemli etnomüzikoloğumuz Melih Duygulu’nun iki yıl önce çıkan ‘Türkiye’de Çingene Müziği’ adlı kitabının da büyük payı olduğu söylenebilir. Şimdi elimizde, titiz bir araştırmanın sonucu olarak belgelenen bir kitap/CD var. Buna ek olarak kitapçığın içinde DVD formatında bir belgesel de var. 
Yapıt, Türkiye’nin 28 ilinde farklı kültürel- müzikal özelliklerle yaşayan Romanların yaşama biçimlerini, kimliksel özelliklerini gün ışığına çıkarmanın yanında, ağırlıklı olarak müzikal ayrıcalıklarını da gündeme getiriyor. Bu gezi ve araştırmaların sonucunda, farklı coğrafyalarda yaşayan Romanların değişik özellikler taşıyan müziklerinden derlemeler ve kayıtlar yapılmış; ortaya Romanların müziğiyle gündelik hayatı arasındaki kültürel iç içeliğin somut kaynaklarına ulaşılmış. 

                                              
Sadece eğlence değil
Dinleyici/okur, bu yapıt yoluyla Romanların günümüzdeki yapılanmaları, kültürlerine sahip çıkma uğraşları ve bu toplum içinde haklı ve ayrıcalıklı yerlerini almaları için verilen uğraşlara dair bilgiler ediniyor. Bu uğraşta, yapıtın da önsözünü yazan iki Ulaşılabilir Yaşam Derneği üyesi Belgin Cengiz ve Özgür Akgül’ün bu gezi ve araştırmanın asıl öncüleri olduğu saptanıyor. Bu toplumun çok önemli bir azınlık kültürünün şaşırtıcı özellikleri, müzik ve kültürü algılayış biçimleri ve müziklerinin gündelik hayatlarıyla olan kopmaz bağı belgelenmiş durumda. 
Kitapçıktaki özenli metinler yoluyla Roman müziğinin, yalnızca bir eğlence kültürü olarak algılanmaması gerektiği anlaşılıyor. Romanların yaklaşık 1500 yıl önce Hindistan’dan başlayan göçleri ve Anadolu’ya yerleşmeleri; bu coğrafyada nasıl apayrı adlarla tanındıkları; hatta Avrupa Romanlarının kültür ve müziğine dair tanıtıcı bilgilere ulaşılıyor. Dolayısıyla da her coğrafyanın üslup ve enstrüman çeşitliliğin, müzikal zenginliklerini keşfetme imkanı buluyoruz. Kitapçıkta, etnomüzikolog Texas Üniversitesi öğretim üyesi Profesor Sonia Tamar Seeman’ın bu müziğin kültürel ve teknik özelliklerini özenle incelediği ‘Türkiyeli Romanlardan Müzikler’ adlı bir makaleyle de karşılaşılıyor. Türkiye’deki Roman müziğinin evrimi ve varoluş serüveni, müzikolojik incelikler gözetilerek gözlemlenebiliyor. 



Farklar ve benzerlikler
CD’de eğlence müziğiyle hiç bağı olmayan kayıtları merakla dinliyoruz. Yirmisekiz parçanın büyük çoğunluğu, gezi ve araştırmalar sürecinde yapılan kayıtlar. Edirne’den Adana’ya kadar uzanan bu coğrafyada, çok farklı kentlerde veya ilçelerde yaşayan Romanların yaptığı özgün şarkı ve müzikleri dinlerken; bu müzikteki üslup farklılığını, kullanılan enstrümanlardaki değişiklikleri ilgiyle izlemek mümkün. Müzikal farklılık ve ortaklıklar tüm çıplaklığıyla yapıtta ortaya çıkıyor. Parçaların tümü karakteristik Roman müziği örnekleri. Bu müziğin aslında nasıl bir değişim yaşadığının da ilginç ipuçlarıyla CD’de karşılaşılıyor. Bu tanıtım yazısında, müzikler üzerine değerlendirmeler yapmak zor. Ama, ticari olmaktan çok bir kültürel kaynak olarak düşünülen ‘Roman Olsun/ Türkiyeli Romanlardan Müzikler’ adlı yapıtı dinlerken yine coşku ve hüzün iç içe geçiyor. CD’de Romanların ‘özel manileri’ni bile dinleme olanağı buluyoruz. Yapıttaki ‘Roman Olsun’ adlı DVD’de yer alan kısa filmde ise yapılan çalışmaların bir özetiyle karşılaşılıyor.
Romanların, karakteristik, ayırıcı kültürel nitelikleri, farklı ve zengin müzikleri olduğunun bir belgesi bu yapıt. Romanların, Türkiye’nin en renkli ve zengin topluluklarından biri olduğu, yapıtta tüm hakikiliğiyle gözler ve kulaklar önüne seriliyor.
Roman Olsun/Let My Love Be Rom/Kalan Müzik


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder