3 Mayıs 2011 Salı

Karahanlılar, Gazneliler ve Selçuklular Döneminde Türk Müzik Kültürü

. Karahanlı, Gazneli ve Selçuklu Devletleri, birbirlerinin yerine değil birbirleri ardısıra kuruldular ve belirli bir süre birbirine komşu olarak aynı zamanda yanyana yaşadılar ve ayrı ayrı egemenliklerini sürdürdüler. Bu üç devlet, İslâmlığı tüm toplumca ve devletçe-resmen benimsediler ve bu nedenle tarihçiler tarafından “ilk Türk-İslâm devletleri” olarak anıldılar ve nitelendirildiler. Türk müzik kültürü bu üç devlet döneminde resmen içine girdiği İslâm kültür çevresinde adım adım yeni ve köklü bir oluşum-gelişim, değişim ve dönüşüm evresi geçirdi. Bu dönemde Türk toplumunun ve Türk müzik kültürünün etkisiyle İslâm toplumu ve müzik kültürü de derinlemesine bir değişime ve dönüşüme uğradı.
Karahanlılar Döneminde (840-1212) Türk müzik kültürü İslâmlığın toplumca benimsenmesi ve Devlet’in resmî dini haline gelmesiyle yeni bir oluşum-gelişim, değişim ve dönüşüm sürecine girdi. Köklü “modal” Türk müziği makamsal müzik çevresine açıldı ve onun etkin bir öğesi olmaya başladı. Tuğ takımı tabılhaneye dönüştü, “kopuz eşliğinde türkü söyleme”nin yanı sıra tanbur eşliğinde şarkı söyleme geleneği oluşmaya başladı. Yeni tür, çeşit ve biçimler belirdi. Türk sanat müziğinde kullanılan perde sayısı arttı, bir sekizliyi onyedi aralığa bölen ve ilk sesin sekizlisi ile birlikte onsekiz perdeden oluşan (geleneksel) Türk sanat müziği ses sistemi Mehmet Farabi tarafından Horasan tanburu üzerinde gösterildi-anlatıldı. Böylece tanbur Türk sanat müziğinde temel-ölçek çalgı oldu. İlk Türk müzik kuram kitapları yazıldı. Bunlardan Mehmet Farabi (874-950)’nin yazdığı Kitab-ül Mudhal fi’il Musiki (Musikiye Giriş Kitabı) ile Kitap-ül Musiki-ül Kebir (Büyük Musiki Kitabı) yalnız Türk ve İslâm dünyasının değil, aynı zamanda çağının en önemli iki temel kuram kitabı oldu. Kaşgarlı Mahmut (11. yüzyıl) yazdığı ünlü Divan-ı Lügat-it Türk’te Türk müzik kültürüne ilişkin çok önemli ve kapsamlı bilgilere yer verdi. Hoca Ahmet Yesevi (1103?-1166) öncüsü olduğu Türk tekke şiirine asılı olan “Türk tekke müziği”nin doğmasına yol açan temelleri oluşturdu.
Gazneliler Döneminde (962-1187) Türk müzik kültürü, büyük bir kültür, sanat ve müzik merkezi durumuna gelen Gazne kentinde çok yönlü bir değişim-gelişim gösterdi. Fars, Arap ve Hint müzik kültürleriyle yoğun bir etkileşim içine girdi. Makamsal müziğin belli özelliklerini edindi. Çoğu övgü amaçlı “kaside” türündeki şiirler “doğaçtan” ve “usûl”süz ezgilendirildi, “klâsik şiir”le ilintili “klâsik müzik” ortaya çıkmaya başladı. Türk müziği özellikle Kuzey Batı Hint müziğini etkiledi. Türk müziği dizgesi Kuzey Hint müzik bilginlerince çok iyi biliniyor ve “Turuşka” adıyla anılıyordu.
Selçuklular Döneminde (1040-1157/1308) Türk müzik kültürü, yeniden imparatorluk müzik kültürü niteliği kazandı. Ama bu kez Türk müzik kültürü göçebe değil, kendine özgü bir yerleşik imparatorluk müzik kültürü idi. Aynı sınırlar içinde Fars ve Arap müzik kültürleriyle birlikte oldu, yanyana yaşadı, içiçe geçti, doğrudan etkileşti ve giderek kaynaştı. Kendi gelişim, değişim ve dönüşümünü gerçekleştirirken İslâm müzik kültürüne yepyeni bir canlılık, devingenlik, çeşitlilik ve zenginlik getirdi. Kısa bir süre içinde İslâm müzik kültürünün en güçlü, en etkin ve en belirleyici öğesi durumuna geldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder